Ubeydullah TAŞKENT acikliyor. Asagıidaki yazi alintidir.
İSTANBUL TÜRKİSTANLILAR DERNEĞİ “10 MART
KORBAŞILAR” GÜNÜNÜ COŞKUYLA KUTLADI
Yıllar önce vatanları Ruslar tarafından işgal edilince Afganistan,İran veya Suudi Arabistan yolu ile Türkiye’ye gelen Özbek ağırlıklı Kazak,Türkmen,Tacik, Kırgız, Uygur Türklerinden ozamanki mücahidlerin evlatları 15.Mart.2009 günü İstanbul-Aksaray daki Türkistanlılar Kültür ve Sosyal Yardım Derneği’nde bir araya gelerek özellikle Batı Türkistanlıların hürriyet sloganı olan Korbaşı adına izafen “Türkistan Milli Mücadelesi ve Korbaşılar Günü” adlı bir PANEL düzenlenmiştir.Büyük bir katılım ve ilgi ile takibedilen Panel’de Dernek Başkanı Ekber Yassa kısa açılış konuşmasında özetle şunları söylemiştir;
“Bizler ülkeleri işgal ve hakları gaspedilen 100 yılıaşkın bir süre müstemleke hayatı yaşayan,hayatları mücadele ile geçen büyük insanların torunlarıyız.Şu anda burada bulunan hemşehrilerimizin dedeleri doğdukları topraklarda hunharca katledilmişlerdir.Bolşeviklik devrinde bu mücadeleci insanlara bizler korbaşı Ruslar ise Basmacı diyordu.İşte bugün 1917-1934 arasında 2 milyon şehid veren böyle muazzam bir hareketi kutlamak ve şehidleri anmak gibi kusal duygularla toplanmış bulunuyoruz. Panelimizi İstanbul Üniversitesi Tarih Fakültesinden sayın Prof.Dr.A.Kadir Donuk yönetecek,Araştırmacı Yaar ,Gazeteci Çağatay Koçar günün anlamı ve bugünkü Türkistanda milli mücadelenin akislerini ve yayınlanan yeni araştırma kitaplarından bahsedecek ayrıca ses kaydı ve sunum gösterisi ile Panelimize katılacaktır.Basmacılar konusunda 1000 sayfa kitabı olan bizler için Adana’dan gelen misafirimiz Araştırmacı Yazar,Gazeteci Ali Bademci ise konuşmacı olarak Korbaşılar hareketini detaylandıracaktır. Ayrıca toplantımızı şereflendiren devlet eski bakanımız ve eski dernek başkanlarımızdan, hemşehrimiz Prof.Dr.Ahad Andican isteklerine bağlı olarak bir konuşma yapacaktır.Panelimizin sunuculuğunu Muhlise Hanım yapacaktır.Ben fazla zaman kaybetmeden sözü sayın divana bırakıyorum”.
Panel yöneticisi Prof.Dr.A.Kadir Donuk kısa ve anlamlı bir konuşma ile Türkistan Türklerinin mucizevi istiklal mücadelelerinden örnekler vererek ilk sözü Araştırmacı Yazar,Gazeteci Çağatay Koçar’a verdi.Koçar,Türkistanlıların geçtiğimiz asırda büyük mücadeleler verdiğini anlatarak Sovyet dönemi milli mücadele liderlerinden Medemin Bek ve Şir Muhammed Bek’in hayatından kesitler ortaya koydu.Bu mücadeleye Sovyetlerin tavırlarının çok sert ve hunharca olduğunu söyledi.Çağatay Kocar elinde bulunan kayıtlatdan Şir Muhammed Bek’in kendi sesini da dinleterek birçok resim ve belgelerle slayt gösterisi yaptı.
Çağatay Koçar konuşmasında ayrıca şunları söyledi:
“Bugunkü Türkistan , tarihindeki büyük mücadelelerin izinden gitmektedir. Özbekistandaki kültür hareketlerini dikkatle izliyoruz.Bu ortamı sayın Kerimov sağlamıştır.Geçmişimizden örnek alarak ileriye daima ileriye gidersek inşallah insanlarımız özledikleri hür yaşama davasından ayrılmıyacaklardır.”
Prof.Dr.Donuk konuşmacı olarak son sözü “1917-1934 Türkistan Milli İstiklal Hareketi Korbaşılar ve Enver Paşa “ adlı iki cilt kitapların yazarı Ali Bademci’ye verdi.Bademci uzun konuşmasında özetle şunları söyledi:
Türklüğünü Deşti-i Kıpçak-Tatar -Özbek-Kazak gurubu; Altay-Oğuz-Türkmen gurubu ve Kırgız- Uygur gurubu olmak üzere üç guruba ayırmaktadır.O zaman bunların toplamının adı Türkistan türkleri ise,yaşanan coğrafya da Türkistan olmaktadır.Bu güzel ülkeyi en batısından doğusuna,en kuzeyinden en güneyine kadar Rusların işgali sanıldığı gibi kolay olmamıştır.Taşkent’in işgali “Bugün ağrlıklı olarak bazı tarihçi ve türkologlar daha kolay akılda kalması için Türkistan ile başlayıp Türkmenistan’ın işgali ile sonuçlanan yirmi yıllık talan, kelimenin tam anlamıyle bir soykırımdır.O yıllardan kalan eserler elimizdedir. Özellikle Hıyve’nin işgali ve Kokand Hanlığının ortadan kaldırılması sırasında general Kaufman ve albay Skobklev kundaktaki çocukları bile hançerleyecek kadar insanlık dışı vahşet uygulamışlardır.İşte ileriki yıllarda Kaufmanın yolunda giden Rus generalleri Kuropatkin,İvanov,Rynov,Madridov’ u bile hayrete düşüren başkaldırının köklerini bu vahşetin akisleri olarak görmek,Türkistanlıların 20.asır milli mücadelesini buralardan başlatmak gereklidir.Dikkat ediniz nerede fazla zulüm uygulanmışsa ileriki yıllar da orada büyük ve önüne geçilemeyen başkaldırılar olmuştur.Türkistan Rus işgaline 400 yıl göğüs germiş en kudsi vatandı. Rus Çarlığı müstemleke olan Türkistan’ı 5 vilayet ve bu vilayetlere bağlı 27 İl’e ayırarak bunları Türkistan Genel İdaresi adı altında doğrudan çara bağladı.Buhara ve Hiyve hanlıkları da birer sömürge idaresi olarak eski şeklini muhafaza etti.1886 dan itibaren öyle korkunç bir sömürge idaresi kuruldu ki kuşlar bile uçamaz hale geldi.Halk ağır vergiler altında soyuldukça soyuldu.Toprak rejimi değiştirildi ve milyonlarca Rus göçmenin iskanına başlandı.Binlerce domuz çiftliği kuruldu.Ülke Rusyanın hammadde kaynağı ve mamul mal pazarına dönüştü.Halk fakirleştikçe fakirleşti.Aynı zamanda isyana dönüşen 1892 veba salgınında yüzbinleri bulan insan öldü,başkaldıranlar da öldürüldü veya sürgüne gönderldi…Rus idaresine karşı hoşnutsuzluk belli br milli mücadelenin temelini oluştururken,askeri yöneticiler her itiraza silahla cevap vermiş ve mukabil hareketler daha bu yıllarda “basmacı” diye adlandırılmaya başlanmıştır
Rus sömürgeciliğine asrın bitimine iki yıl kala en büyük direniş Fergana Vilayetinde başladı.Askeri vali Çaykovski “başeğdirilene kadar fergana müsatakil bir devlet gibiydi”diyor.Esasen hiçbir zaman da bura insanına boyun eğdirilemedi.Gerçek gündemimiz açısından bu hakikatin tesliminde fayda görmekteyiz.Tabii ki 1898 ruhundan Dükçü İşan’dan bahsediyoruz.Dükçü İşan’ın mübarek mücadelesinin hakkını vermeden 1916 ve sonrası asrın en büyük milli mücadele ülküsü Korbaşılar’ı izah edemeyiz.
Endicanlı Dükçü İşan namından da anlaşılacağı gibi pamukçu bir ailenin çocuğudur.kendisi bir din adamıdır ve “İşan “bilindiği gibi yüksek bir dini ünvandır.1856 doğumludur ve diğer Türk illerindeki çağdaşları gibi vatanseverliğin ilk şartı olarak şahsiyetinde Türklüğü ön plana çıkmış gerçekten asrın en büyük Türk mücahididir.Çar adına hutbe okutmayacağı gaza şiarı ile Mingtepede kendini gösteren şahlanış kısa zamanda Andicanda br ordu haline geldi.Dükçü İşan beyaz bir at üzerinde vatanını kurtarmaya and içmiş yiğitlerin hep önlerinde oldu.Bu muazzam milli harekete Özbek,-Kırgız,Tacik gibi Ferganalı bütün unsurlar cesaretle katıldı.İsyan bastıtrılıp sözde yargılamalar başladığında kimse nedamet beyanına bulunmadı..12 haziran 1898 günü ibret olsun diye bir meydana zorla doldurulan içlerinde 5-6 yaşlarındaki çocukların da bulunduğu Andicanlılar’ın huzurunda Dükçü İşan ve yirmi dava adamı asılarak idam edildiler.Cesetler oracıkta açılan çukurlara doldurularak üstü dümdüz edildi.
Artık bir sömürge olan Türkistan herşeye rağmen 20.asra sakin girdi.Kırılmak kavrulmak yerine Ruslarla iyi geçinmenin yollarını da aramaktan geri durmadı.En azından bu yolun denenmesine inanan birçok insan vardı.1904-1905 Rus-Japon harbinde Rusları arkadan vurmak gibi hareketlere tevessül edilmedi,hatta Rusyanın bu savaştan ağır bir mağlubiyete uğramasından da faydalanma yolu seçilmedi..
Fakat 1905 Rus meşrutiyet inkılabından Rusyada yaşayan diğer türkler gibi merkezi Türkistanlıların da beklentileri oldu. Fakat ne yazık ki 1.dumaya en azından başkaldıran vilayetlerden temsilci alınıp da dertleri dinlenmedi.Buhara ve Hıyve hanlılıklarında ise dünyaya karşı ayrı devlet görüntüsü verildiği için meşruti idareden resmen haberleri bile olmadı.
Savaş başlarken halk aç ve fakirdi.Daha 1912 de başlatılan ağır vergiler insanları canlarından bezdirdi.Hele yıllardan beri kadınlarının kollarındaki takılara bile el konulan Türkistanlılar yalın ayak başı kabak misali perişan edildiler.1914 de Buhara-Fergana demiryolu açılınca buralarda işe yarayan ne varsa cephelere taşınmaya başladı. Bilindiği gibi türkistanlılar askere alınmıyordu. İşte bu sebeble 1915 başında yerli halktan askerlik yapmamalarına karşılık %21 vergi alınmaya başladı.
25 haziran 1916’da Çar Nikolay imzasıyle yayınlanan bir fermanla cephe gerisinde çalıştırılmak üzere Türkistanlılar’dan 19-43 yaş arasındaki erkeklerin orduya alınacağı ilan edildi. Ferman aşağı yukarı beşyüzbin insanı içine alıyordu. Türkistanlılar karara şiddetle itiraz ettiler.
4 temmuzda Semerkanda bağlı Hocend ayaklandı,en az 10 bin kişilik bir halk topluluğu açıkça amele olmayacaklarını ve sözleşmişler gibi Endican, Margılan,Akkurgan, Akmescid,Kancagali de yüz binler sokaklara döküldü..13 Temmuzda Cizzah’ta yer yerinden oynarcasına muazzam milli hareketler meydana geldi,özellikle kadınlar başkaldırıda başı çekti..14 Temmuzda Taşkend de on bin kişi ayaklandı..
9 temmuzda fergana vadisinin bütün il ve ilçeleri,köyleri topyekün ayaklandı.10 temmuzda Margılan’da 25 bin kişi zulmu protesto ettiler.İleride Korbaşılar hareketinde en önde giden Mirabad köyü,Narın ilçesi Hocavat köyü,Andican ili Balıkçı ilçesi ve Kepepada köyleri,Yazyavan ve Aravan ilçelerinde kadınlar harikalar yarattılar.
1916 amele isyanı ile ilgili etraflı bir çalışma henüz yapılmamıştır.ABD’de yapılan bir çalışmada yanılmıyorsam 1,5 milyon insan öldürüldüğü yazılmaktadır.Olaylardan sonraki yıllarda yapılan tesbitlere göre sadece Yettisuv Vilayetinde 54 bin ailenin nesli ortadan kaldırılmıştır.
Kıyamının en önemli sonucu çarlığın yıkılmasını sağlamasıdır.Çarlığı avrupadaki yenilgileri kadar nüsusunun %23’nün isyan etmesi yıkmıştır. En hafif tabiriyle yıkılmanın amili olmuştur.İkinci ve en önemli sebeb 20.yüzyılın en muazzam istiklal hareketi Korbaşılığ’ı doğurmuştur.Bu hareketin dağa çıkardığı Cüneyd Han,Abdülgaffar bek(Akmola-Turgay),Batıroğlu Muhiddin ve Hüsaameddin (Yettisu),Kanaat Bek(Çu havzası) takibeden yılların korbaşıları oldular.
Aslında Amele İsyanı ile Korbaşılar hareketini kesin hudutlarla birbirinden ayırmak mümkün değildir.yalnız 1917 başında cihan savaşında ağır yenilgilere uğrayarak çarlığın çökmesi şubat ve ekim ihtilalleri arasındaki zaman içinde esen yalancı demokrasi rüzgarları milli mücadele duygusunu bir süre tehir etmiştir.Ancak ekim Bolşevik İhtilalinden sonra kısmen savaş yaralarının sarılması yeni çarlığı yani sovyet diktatörlüğünü hortlatmıştır.Öyleki Türk ve Türkistan adı bu devirde tamamen yasaklanmıştır. Böylece 1917 sonunda başlayıp 1934 kadar devam eden Türkistan milli ve milliyetçi hareketleri zuhur etmiştir..İşte bu hareketlerin tamamına Ruslar “basmacı” bizler ”korbaşı” diyoruz.
Rusların Türkistanı işgallerinden istiklale kadar geçen aşağı yukarı 100 yıllık sömürge idaresi devrinde her uyanışa “basmacı” damgası vurulmuştur.Ruslar 2.Dünya Savaşında Alman tarafına geçen 1.700 Türkistanlıyı da basmacı tesmiye etmişlerdir.1979 ‘da Ruslar Afganistanı işgal ettiler.1986 da Taşkend sovyet basını direnişçileri basmacı diye tanıtmıştır. Rahmetli Baymirza’nın tesbitine göre ABD Başkanı Regan’ın Afgan mücahtlerini kabulünü Sovyet basını “basmacıların kabulu” diye duyurmuştur.Türk asıllı bir ABD araştırmacı ve tarihçi .H.B.Paksoy,bizim ortaya koyduğumuz görüşlerden bahisle korbaşılık ruhunun” doğal sonucunu bilemiyoruz“ kehanetini istikbalin gerçekleri le örtüştürmüştür.
Basmacı, basmak fiilinden “ baskıncı,haydut,eşkiya “demektir.Ünlü türkoloğ Radloff,basmak fiiline” bastırmak,sıkıştırmak, ezmek,tahakküm etmek,istila etmek,yenmek,gafil avlamak,pusuya düşürmek”anlamlarını yüklemiştir.1000 yıl önce Kaşgarlı Mahmud Korbaşı ”savunma birlkleri komutanı” demektir diyor..
Esasında basmacı deyiminden de fazla huylanmamak lazım.Mesela ben 1970’ lerde basmacılar lafından nefret ediyordum.Rusların Türkistan milli mücadelesini küçük göstermek,kötülemek, aşağılamak için bu kelimeyi kullanıdıklarını iyi biliyoruz..Fergana korbaşılığının tarihini yazan Ginsburg basmacılar için”Türkistan Türkistanlılarındır” fikrinin sahipleridir diyor.Kızılordu Türkistan cehesi komutanı Frunze de basmacıların”defolsun sovyet hakimiyeti Müstakil Türkistan”gayesinde olduklarını belirtiyor.Cengiz Aytmatov 1991’ deki bir kongrede basmacı ve korbaşı deyimlerini tek kelime ile “kurtarıcı”diye nitelendiriyor. Korbaşılığa Başkurtların Buranbayı,Tatarların Halimi,Özbek,Türkmen ve Kazakları’n “köröğlu” anlamını yükleyenler,yani manevi önder diye yazan ilmi yayınlar da mevcuttur.Anadoluda çetelere,Özbek ve Kazak basınında Çin ve Cezayir basmacılarına benzeten görüşler de vardır.Sovyet arşivlerinden henüz tam anlamıyle faydalanma imkanı olmadığından basmacılar konusunda henüz tarih tamamiyle yazılmamıştır.Yalnız şurası bir gerçektir ki özellikle 2.Dünya Savaşından sonra Türkstanlıların ilim çevrelerinde yaptıkları çalışmalar sovyet yalanını kökünden sökmüştür.Bugün dünyanın yer yerinde basmacı korbaşı demektir.Hatta Rusya da bile..
Acizane yıllardır yaptığım çalışmalarda şunu gördüm ki adı ister basmacılık olsun ister korbaşılık olsun,anlam “20.yy.Türkistan milli mücadelesinin fiili durumudur”.Düzenli ordulara karşı gayri nizami,sonucu askeri ve siyasi olmakla beraber kendisi sivil bir halk hareketi,yani milliyetçi harekettir.Radlofun yüklediği anlamlardan pusuya düşürmek,gafil avlamak,yenmek bu hareketin tek amacıdır.Bir kere korbaşılığın ilk nüvesinde cehalet değil bilgi ve şuur vardır.Semerkend’da Hoca Behbudi, Taşkendde Münevver Kaari,Hıyve’de Pehlivan Niyaz,Buharada Osman Koca,Cizzahta Kaari Kamil,Kokanda Abid Can hem korbaşı hem de ilmiyedendi..Milli ve milliyetçi bir hareket olan korbaşılık Türkistanda bütün Türklerin müşterek hareketi oldu.Belki tarihinde ilk defa Türkistan Türkleri bir fikir etrafında toplanmışlardır.Evi işgal edilen komşusuna sığınmıştır.İleride göreceğiz ki Enver Paşa ile birlikte korbaşılık tamamen aydınların idare ettiği bir hareket olmuştur.Ekim ihtilalinin ortaya çıkardığı Başkurt,Kokand ve Alaş gibi milli cumhuriyetlerin hunharca dağıtılması bu oluşumlarda yer alanların korbaşılara iltihakı ile sonuçlandı.Şunu söylemek istiyoruz ki Korbaşılık milli,şuurlu,tarihi bir kültütre dayanan,asla macera yönü olmayan dev bir milli ve milliyetçi istiklal hareketidir.Savaş yıllarının,Avrupa savaş taktik ve doktrinlerinin provaktif uzantıları değildir. Avrupa siyaset otoritelerine Panislamizm ve Pantürkizm gibi sun’i siyasi projeler üreten Vambrey’in koşusuna da gelen olmamıştır.
Çarlığın yıkılmasıyle devleti elinde bulunduran hakim unsur ruslar 1917 şubat ve ekim ihtilali arasında iktidar kavgası yaparken,hakim etnik unsur olan türklere eşitlik ve kendi kendini yönetme yani istiklal vadediyorlardı.Özellikle Bolşeviklerin ağzının ayarı yoktu.Bu zaman aralığında Türk aydınları da boş durmadı.tam bağımsızlık ağırlıklı çeşitli görüşler vardı ve hakkıyle tartışılıyordu.bu yıllarda Taşkendde Özbek-Kazak-Kırgız-Türkmen-Tatar-Başkurt hatta göçmen olarak yerleşip Türkistanı vatan olarak benimseyen ırkçı olmayan Ruslar ve Yahudiler bile gelecekleri için tam bir işbirlği içerisinde oldular.Aydınlar arzedilen çalışmaları yaparken Taşkendin dışında il,ilçe ve köylerin durumu neydi? işte burada karşımıza ilk Korbaşılar çıkıyor.Bana göre korbaşılık 1917’nin ilk aylarında başlamıştır.Şir Muhammedd Bekin kendi mücadelelerinin başlangıcı için verdiği tarih budur.Hıyvede Cüneyd Han hem hanlığa hem de Ruslara karşı mücadele ediyordu.Esasen 1916 isyanın yok edilemiyen bütün unsurları ayakta ve tetikteydi.Şarki Buhara Türkmen bölgesinde Abdülhakim Bek Cüneyd Han konumunda mücadele ediyordu.Bunların hatıraları çok geniş anlatımlı olarak bendedir.Verdikleri bilgilere göre yine Buhara Emirliği hudutları içinde Belcivan’da Devletmend, Şehrisebzde Cebbar,Karateğinde Fuzayl Mahdum,Kerkide Kul Muhammed, Babadağda Hayit Bek,Düşenbede İbrahm Lakay,Semerkandda Açil Bek,Behram,Hemrahkul,Mamur Niyazi,Türeb Bek,Halbuta Bek,Nusret Şah Korbaşı askerleri ile beraber bölgelerinin gerçek hakimi ilk korbaşılardı.
Adına ister basmacılık ister korbaşılk diyelim hemen hemen bütün kaynaklarda gerçek merkez Ferganadır.Burada Aklımıza ilk gelen büyük lider Şir Muhammed ve M.Emin Bek’dir.Fergana’nın diğer korbaşılarına göre M.Emin Bek hakkında ilk mücadele yıllarına ait fazla bilgiye sahip değiliz.Gene Hokand’da ilk korbaşılardan olan Ergeş Beki zikretmeliyiz.Herhalde gerek Ergeş gerek Mademin Bek diğer korbaşılara göre daha eğitimli kişilerdi.Ama Şir Muhammed Beki’n 5 kardeş olarak ilk korbaşılar olduklarını çok iyi biliyoruz.Şir ve Nur Muhammed babalarının adının Kuşak Bek olduğunu 1913 yılında Hicazdan dönerken kırımda vefat ettiğini ve kendilerine ”moskof düşmanlığından başka birşey bırakmadığını” beyan ile çok düzgün bir eğitimleri olmadığını belirtmişlerdir.
Nur muhammed Bek’e ısrarla tarih sordum.“1335 senesi Ramazan Bayramından bir ay sonra,Şevval ayında bir cuma günü(17 ağustos 1917) Gerbaba türbesinde 7 köyün imamının duaları ilk toplantıyı yaptık.” dedi. Şirmuhammed,Nur Muhammed,Taş Muhammed,Ruz Muhammed (Gerbaba);Karabay Bek (Altıarık),Kuş Murad (Tacikışlak),Molla Hatem (Talmazar),Ergeş Bek (Hanarık)Asğar Bek( Sokçilik)Dardak Bek(Abusiya).Şir Muhammed Bek tarih hususunda nisan 1917’yi işaret ederek”bu zamanda karakol bastık ve silah temin ettik” diyor.Hokand Muhtariyetinin ilanından önce Şir Mumamed Bek birliğinin en önemli eylemi 8 eylül Ekberabad kooperatif baskını ve 21 eylülde Margılan karakol baskınıdır.Bu saldırıların ikisi de çok başarılıdır ve onlara vadide büyük itibar sağlamıştır. Başlama tarihi ne olursa olsun aralık 1917 de ilan edilen Hokand Ve Alaş Orda Muhtaryet Hükümetleri Türkistanda büyük heyecan yarattı. Şubat 1918’de Hokand Muhtariyetinin hunharca dağıtılması ise korbaşılığa büyük bir ivme kazandırmıştır.Milli hükümetlerin dağıtılması bu hükümetleri kuran ve destek olan aydınların bile korbaşı olmasıyle sonuçlanmıştır.Bir misal olmak üzere Başkurdistan Cumhurbaşkanı Z.Velidi ve Hokand Muhtariyeti Cumhurbaşkanı M.Çokay içeride ve dışarıda ömürlerinin sonuna kadar korbaşılık ruhunu müdafaa etmişlerdir.
Benim elimde Fergana korbaşılarının o zaman görevli umumi katipleri tarafından tutulmuş sicil kayıtları var..Kitabımın 1.cildi sonunda 1975 senesinde hem orjinalini hem de tercümesini verdiğim bu sicil kayıtlarına o zaman fazla itibar etmemiş hatta bunların sonradan tanzim edilebiliceğini bile düşünmüştüm. Ancak zaman içerisinde sayılı da olsa yapılan yayınlarda bu kayıtların çok doğru olduğu sonucuna vardım.Bu kayıtların zamanın korbaşılarının ne kadarını ifade ettiğni bilmiyoruz.Kayıtlara göre 1918 başında büyük korbaşılar ve hükmettikleri bölgeler şöyledir:M.Emin Bek , Ergeş Bek, Şir Muhammet Bek,Nur Muhammed Bek Hokand-Margılan,Halhoca Eşan Oş,Parpi Bek Endican,Muhidi Bek Kökcer,Aman Pehlivan Namangan,Canıbek Kadı Özkend.Bazı kaynaklarda cephe komutanı olarak adı geçen Ahund Can gerçekte Endican’da Parpi Bek’in emrinda,Satıpaldı Ve Rahman Kulu Namangan’da,Aman Pehlivan’ın emrinde bulunuyordu.
Hokand muhtariyetinin ilanındaki milli heyacan kadar yıkılışındaki soykırım da zulmün kitabesi niteliğindedir.Ermeni taşnaklarının desteğiyle kızıl muhafızlar ele geçirdikleri Hokand kalesinden 20 şubatta şehri topa tuttular ve ardından silahlı saldırıya geçtiler.Muhtar hükümet polis müdürü Küçük Ergeş korbaşı ve lakabından da anlaşıldığı gibi kendisi bir din adamı olan Molla Ergeş(büyük-katte) korkunç bir mücadele verdiler .Adeta yiğitliğin ve imanın destanını yazdılar.Fakat ne yazık ki 10 bin insanın katledilmesinin önüne geçemediler.Hokanddan kaçanlar başlarında Küçük ve Büyük Ergeş ile M.Emin Bek olduğu halde Baçır köyüne çekildiler.27 şubata kadar direndiler ise de Küçük Ergeş burada şehid oldu.Yerine Molla Ergeş geçti. Şir Muhammed Bek Kova kasabasında civarında 29 şubata kadar zorlu mücadele verdi.Bu sırada bütün Fergana ayaktaydı ve her yerde Şehrihan,Merhamet,Merketüt,Suzak,Bazarkorgan,Hokandkışlak,İskabil,Celalabad cephelerinde düzenli ordu ciddiyetinin de ötesinde çarpışıtılar. 1918 yazında Ruslar modern silahlarla takviye edilen birliklerine büyük saldırı emri verdiler. Kaynaklar 180 köyün haritadan silindiğini yazıyor.Mart içinde iki Ergeşi’n de memleketi olan Baçırda korbaşı kurultayı yapıldı.Gerek şehid Ergeş (küçük) gerekse Molla Ergeş(büyük) ve M.Emin Bek Hokand mezalimindeki karşı koymalarından dolayı haklı bir şöhrete sahip olmuşlardı.Sovyet kaynakları bu kurultayda Emir-ül Müslimin olarak Molla Ergeşin getirildiğini,M.Emin Bek Ve Şir Muhammed Bek’in yardımcıları olduğunu belirtiyor ise de gerçekte benim elimdeki bilgiler, Ergeşin teklifi ile Şir Muhammed Bekin emirliğe seçildiğini belirtmektedir. Bu kurultaya bir kısım askerleri ile birlikte 40 mıntıka korbaşısı katılmıştır.
Belki sorulacaktır ama ben hemen anlatayım; bu kurultayda korbaşılar arasında bazı anlaşmazlıkların çıktığı bilinmektedir.şehid Ergeş ile Molla Ergeş aynı köylü ve aynı fikirde.
M.Emin Bek ile iki Ergeş ve Şir Mumammed arasında soğukluk olduğu söyleniyorsa da bizim gibilerin kaynak olarak kullandığı hatıralarda böyle derin bir ihtilaf beyanı yoktur.Korbaşıların liderlikte Şir Muhammed Bek’e daha muhabbetli olduklarını yeni bilgiler de desteklemektedir.
Yalnız hemen hemen bütün kaynaklarda tereddütsüz bir kahraman olarak adı geçen küçük Ergeşin hain olarak ilan edilmesi ve buna Hokand Muhtaryeti sabık başkanı rahmetli M.Çokay’ın mehaz gösterilmesi üzerinde dikkatle durmak lazımdır.Aslında Ferganada elinde güç olan 77 korbaşı bulunduğu ifade edilyor.1918‘de,disipline olmuş korbaşı gücü 52500 dür.1927 yılında Yeni Türkistan mecmuasında (İstanbul) Abdullah Zade Tukli elinde bizdeki sicil kayıtlarına benzer kayıtlara dayanarak, Ergeş’in 18000,M.Emin Bek’in 5000,Şir Muhammed Bek’in 6000, Halhoca’ın 3000 Parpi Bek’in 3600,Muhiddin Bek’in 4500,Aman Pehlivan’ın 2500, Nur Muammmed Bek’in 3900 Canı Bek’in 5700 askar bulunduğunu yazmaktadır.bu kaynağın doğru olma ihtimali yüksektir çünkü hadiseler kısmen de olsa hafızalarda tazedir.
1919 başından itibaren Fergana tam bir kan gölüdür.Ergeş Bek,Mademin Bek ve Şir Muhammed Bek 70 bin kişilik büyük bir güce kavuşmuştur.Balıkçı ve Alay çarpışmalarında.Çar ordusu kumandanlarından Monstrov sürekli olarak Mademin Bek ile anlaşma yapmak istiyordu. Rusayada iç savaş tam bitmiş sayılmazdı.Fergana basmacılığı bu zamanda hemen hemen merkez Türkistanda gerçek bir hakimiyet sağlamıştı.Monstrovun anlaşmak istemesinin sebebi korbaşılığın siyasi bir geleceği olduğunun kesin olarak anlaşılması idi.
11 ağustos 1919 da Ruslar resmen Türkistan cephesini açtılar.160 bin kişilik düzenli bir kızılordu önceden Türkistanda bulunan güçlerle birleşerek sayısını 200 bine çıkardı.Bu ordular 1.-4.-5.Rus orduları idi ve tamamı basmacılar üzerine saldırdı.Belki bu sıkışıklık yüzündendir ki,korbaşılığın güçlü adı Mademin Bek,22 ağustos da Monstrov ile anlaşarak Ergeştam ‘da Milli Muhtaryet Hükümetn ilan etti.Sanıyorum ki ne kadar haklı gerekçeler olursa olsun Mademin Bek bu ittifak için gerekli istişareleri yapmadı.böylece başta Ergeş olmak üzere korbaşıların husumetini topladı.
Şirmed Bek diğer korbaşılarla tam bir uyum içerisinde celalabad,Margılan,Yazyavan,Endican ve Oş ‘ta kızılorduya karşı dik durdular. 24 ekimde Molla Ergeşin kızılordu ile barış imzalaması zihinleri bulandırdı. Korbaşıların üstünlüğü hemen gündeme barışı getiriyordu.Fakat korbaşıların çoğu bu tuzağa düşmedi.çok geçmeden işin rengi de belli oldu.ocak 1920’ de Monstov kızılorduya teslim olunca Mademin Bek sıkıntıya düştü ve bu durumu silah arkadaşlarına izah edemedi. Dolayısiyle herhalde mecburiyetten 7 mart 1920 günü sovyetlerle barış imzaladı.
Şir Muhamnmed bek korbaşılar arasında daha temkinli hareket ediyordu. Her başarı veya başarısızlık,yahutta yeni durumun gerekçelerini basit kurultaylar tertip etmek suretiyle silah arkadaşlaryla paylaşıyordu. Nitekim aralık 1919 da milli mücadele harp meclisini toplayarak şehid olan ve barış imzalayan korbaşıların yerine yenileri getirildi.
Bu arada Şirmet Bek’e de barış tavsiyesinde bulunanların sayısı bir hayli artmıştı. Fakat Şirmed ve arkadaşları kesinlikle barışa taraftar değildi.Esasında şu Ruslar var ya…Türk ırkının en önemli ve mahir mütehasısıdırlar.Hangi Türk kavmi veya uruğu olursa olsun alt edemedikleri zaman hileye ve birbirine düşürmeye başlamışlardır.Kızılordu korbaşılarla bir türlü başedemiyordu.Mayıs ayının başında Hokand’ın doğusunda Karavul civarında korkunç mücadeleler verliyordu. Bu çarpışmalar tam bir savaştı.Mademin Bek’den korbaşıları barışa ikna etmesi isteniyordu.Verilen görev Şir muhammed Bek’di..Mademin Bek yanında koruma amaçlı bir miktar Rus askeri ve siyasi komser Sukov olduğu halde cephede Şirmed Bek’ le görüşmeye geldiler.Esasen bu kabıl görüşme talenbinde daha evvel de bulunulmuş lakin cevap alınamamıştı.Mademin Bek ve Sukov Şir Mumahammed Bek ile görüşmek çin Hocagır Boğazını geçmeleri gerekiyordu.Burası ise korbaşı Halhoca Eşan tarafından tutuluydu.İşte burada Mademin ve yanındakiler Halhoca tarafından tutuklandılar ve Saip Kaarı ile Lutfullah Maksum adlı korbaşılara teslim edildiler.Mademin ve Sukov Rus askerler silaha sarılınca tutuklanmıştı.Halbuki Rus askerlerin koruma amaçlı olduğu belirtilmişti.Rusların bir kısmı öldürülmüş bir kısmı da esir alınnmıştır.. Mademin Bek ve Sukov’un ne kadar tutuklu kaldıklarını kesin olarak bilmiyoruz ama emanet edilen kişler tarafından 9 nisanda kurşunlanıp sonra da boğazlanarak öldürülmüşlerdir.İşin dikkate değer yanı öldürenlerin ondan sonra ortadan kaybolmalarıdır.Tabi ki bolşevikler ilerleyen günler ve sonrasında bu olayı Şirmed Bek aleyhine kullandılar ve yıllarca da kullanmaya devam ettiler.
Yeni durumda Hokand korbaşılığına İslam Pehlivan getirlirken, Namangan cehesinden Rahmankulu korbaşı Sovyetlere teslim oldu.Parpı Bek Endicanda şehid edildi. Mademin Bekin öldürülmesinden sonra emrinde bulunan 10 bine yakın korbaşı sovyetler safına geçti.Bir bu kadar da sanırım diğer bölgelerden kandırıldı.bunların hepsi. 1920 ortalarına kadar silahtan arındırıldı.Bu olumsuz şartlara rağmen bu yıl sovyetletrin zayiatı çok fazla oldu.korbaşıların sayısı da çok düştü.Ancak 1920 sonlarında önceden sovyet saflarına geçenlerin birçoğu geri dönmeye başladı.Rahmankulu korbaşı tekrar arkadaşları arasına geldi.Yine bu yıl içerisinde Şirmed Bek Nur Muhammed Bek ve Asğar Korbaşı emirleri altındaki birkısım akıncı birliklerle Şarki Buhara Hisarda Devletmend Bek’e yardıma gittiler ve burada kaldıkları süre içinde ileride Enver Paşa ile birlikte olacak güçleri yetiştİrdiler.Buhara Hanlığına karşı sovyet saldırılarını göğüsledler.Ancak çok geçmeden Fergana müdafaasına geri döndüler.
1920-21 yılları korbaşılığın zirveye vurduyğu yıllardır.Her yer cepheydi.1920 mart-aralık arasında 47 büyük çarpışma olmuştu 1921’ in aynı döneminde Rus kaynaklarına göre 341 büyük çatışma yaşanmıştır.Aynı yılın ortalarınada sovyetlerin üstün silah gücüne rağmen korbaşılar Ferganayı tamamen elegeçirmiş durumdaydı.Kızılordu Türkistan cepyesi komutanı Zinovyef adeta kral yetkileri ile donatılmıştı.emrinde sadece ferganada 2 tugay 5 alay ve 1 hava birliği vardı.bunlar seçme muharip taarruz birlikleriydi. Ayrıca Tatar tugayı,Kazak ve yerli barış birlikleri bu gücün dışındaydı. Emirül Müslimin ve başkomutan sıfatiyle Şir Muhammed Bek işte böyle büyük bir güçle kapışıyordu.İmkanları ganimetlerle sınırlıdır. İngilizlerden yardım aldıkları şeklindeki Rus iddia ve iftitiraları da hiçbir zaman ispat edilememiştir. Afganistan’dan temin edilen yardımlar ise devede kulak misali abartılıdır.
Şir Muhammed Bek Şarki Buhara’ya yardıma gittiği sıralarda Halhoca Eşan Terek Dağlarında çığ düşmesi sonucu şehid oldu.Aliyar Korbaşı ve arkadaşları barış görüşmeleri adı altında kandırılarak birçok arkadaşı ile birlikte ağustos ayında idam edildiler.Enidcan-Oş-Özkend bölgesinde 2800 korbaşı halkın gözleri önünde kurşuna dizildi.Kırgız cephesinda büyük kayıp verildi.Bu arada Mademin Bek meselesinde Ruslarla barışan birçok korbaşı yeniden mücadele saflafrına döndü.Endican cephesinin çökmesine sebeb olan Hokand demir yolu Şir Muhammed Bek güçleri tarafından tamamen tahrip edildi. Sovyetlere Türkistanı terk etmeleri şeklinde bir ültümatom verildi. Bu ültumatomdan sonra heyetler nezaretinde Şirmuhammed Bek -Zinovyev görüşmesi yapıldı. Barış teklif ediliyordu.Fakat barış tekliflerinin nasıl sonuçlandığı da ortadaydı.Bu görüşmede Şirmuhammed Beke bir kısım yerlerin verileceği açıkça söylenmiştir.Ogünün şartları içerisinde bir kısım toprak vermekle işin bitebileceği düşünüldü. Kesinlkle Ruslar tekliferinde en azından geçiçi bir süre için samimi idiler.Fakat ileride Enver Paşa meselesinde de görülleceği üzere Şir Muhammed liderliğindeki korbaşılar kısmı bir barışa taraftar olmadıkları gibi barışın kandırmaca olduğunu düşünüyorlardı.Yoksa sonradan ahkam kesen bir kısım dostlar Rus teklifin reddi Şir Muhammedin dar görüşlü olmasına bağlamışlardır. Bu düşünce tamaman yanlıştır. Dolayısyle Şir Muhammed Bekin son görüşmede verdiği cevap”biz bütün Türkistan’a istiklal istiyoruz hükümetinize bunu bildirin “ şeklindedir ve bir son noktadır.Şir Muhammed Beke göre barış adı altında yapılan anlaşmalar son darbe tuzağıydı.
Son asır Türkistan milli müücadelesini kafamızdan geçirdiğimizde tabii olarak aklımıza Türkmen başbuğu Cüneyd Han gelmektedir.Uzun süren mücadeleci kişiliği dolayısyle Han ünvanı kendisne halk tarafından layık görülmüştür..Asıl adı Muhammed Kurban Serdar olan bu muhteşem kahraman 50 yıl aralıksız Ruslarlarla vatanı için dişe diş mücadele etmiştir.Anadoluda pek bilinmiyor ama o kafkas kartalı Şeyh Şamilin karşılığı Türkistan Aslanıdır.1873 Hıyve’nin işgalinden itibaren vatanının her işgal sınanmasında en öndedir.Ruslar karşısında dik durmayan hanlığa karşı da savaşan Cüneyd Han,Hıyve Hanlığının sonlarına doğru devletin tek silahlı düzenli birliği haline gelmiştir.5000’ i aşkın askeri ile Amuderya bölgesinin ve hıyve hanlığının yegane askeri gücü olmuştur. Han sembolik olarak Hiyvede oturuyordu.çarlık ve sovyet döneminde Ruslar Türkistana yapacakları saldırılarda birliklerini kesinlikle Yamud Türkmenleri ve onların kahraman başbuğu Cüneyd Han karşısında denemeden ileri harekata girişmemişlerdir.Hıyve adeta Türkistanın Moskovaya açılan kapılarından biri gibi görülmüştür.Ruslar şubat 1920’de Hıyve’ye büyük bir saldırı düzenlediler ve 1 şubatta Hanlığı tamamen ortadan kaldırdılar.Abdullah Hanı Moskovaya götürdüler ve han sonraki yıllarda burada açlıktan öldü.Cüneyd Han 27 ekimde kaybettiği yerleri geri aldı,Kongrata tamamen hakim oldu.Baba Bek ve Anabala emrindeki komutanlardı..
Semerkan’ta Açil Bek Mecca Dağlarına kadar hakimdi. Yanında birkaç Osmanlı zabiti bulunuyordu.Ayrıca TMB.Başkanı Z.Veldi ile tam koordineli çalıştı.Behram ve Hemrahkul,kaari Mahmud,Abdülhalim,Halil Kul Bek iyi mücadele adamlarıdır.Rus zulumden ziyadesyle nasibini almış Cizzah bölgesinde Mamur Niyazi ,Türeb Bek,Molla Sadık,Molla Toktaş,Molla Hudayar,Molla Nihkan,Hazret Kul,Açil Bek, Abdülkerim Bek,Abdurrahim Bek,Molla Hemrahkul,Hızır Bek buranın cephe komutanı yani korbaşılarıdır.Ayrıca Semerkand-Buhara-Fergana hududunda Halbuta Bek,Seyyid Murat,Molla Mustafa, Nusretşah,Hamid Bek Esrar Bek,Seyyid Ahdem bu bölgenin güçülüleriydi.Burada şunu da belirteyim Semerkand ve Cizzahta Z.Velidi Bey korbaşılar üzerinde çok etkin şahsiyetti.
Biliyoruz ki güya Hıyve gibi Buhara da müstakildi,en azından içişlerinde serbest sanılıyordu.Gerçekte durum hiç de öyle değildi.Mart 1920’ de vilayetlerde kan gövdeyi götürürken Buhara emri ile Rusların arası iyice bozulmuştu.Esasen bütün parçalamalara rağmen Türkistanda vilayetler ve hanlıklar arasında kesin hudutlar yoktu..Şarki Buhara Fergana gibiydi. Rahatlıkla yardıma geliniyor ve yardım da alınıyordu.
Afganistana geçiş yolları da burada idi.Buhara Emirliği özellikle savaş yıllarında çok güçsüz de değildi. 1918 başında Buhara güçleri Rusları büyük bir yenilgiye uğratmışlardı. Bu güven kendilerini bağımsız hissetmeye yetiyor du ki,birazda Ruslar böyle bir serbestiye istemiyerek de olsa göz yumdular diyebiliriz ki Buharada tarih boyunca olduğu gibi bu sıralarda da hertürlü fikir mensubu mevcuttu.OsmanHoca ve Feyzullah Hocalar Genç Buharalılar partisini kurmuşlardı. Aydınlar arasında Taşkenddeki gibi zamanın komunist partisine giriş çıkışlar da sürüp gidiyordu.Aydınlar emire karşıydı.Bir kısım aydınlar ise hem emire hem sovyetlere,bir kısmı da Sovyetlerle birlik olarak emire karşıydı.
Herşey eylül 1920’de tartışmalara noktayı koydu. Kızılordu en az 15 bin asker,46 top,229 makiinalı tüfek,10 tank, 12 uçak nezaretinde buharayı işlgal etti.Alim Han askeri güçleri ile birlikte önce Şarki Buharaya geçtiyse de 4-5 ay buralarda konar göçer yaşadıktan sonra 18 şubat 1921 de Afganistana kaçtı.Emirin Buharayı terkinden sonra bildiğimiz gibi yüzyılların ağırlıkları sovyetler tarafından yağmalandı ve moskovaya taşındı.Emir Buhara hazinesinin kuruşuna dokunmamıştı.
Emirin veziri Nizameddin Hoca ve bazı komutanları kendisiyle Afganistana geçtiler.Fakat Fuzeyl Mahdum,Devletmend Bek,İbrahim Lakay gibi taşra güçleri tamamen korbaşılarla birleşerek Şarki Buharaya hakim oldular.Zaten Şehrisebz, Kölab, Çırakçı,Yakkabağ, ve komple Şarki Buhara basmacı bölgesi haline gelmişti.Hıyve gibi Buharada da aldatılan bir kısım aydınlarla bir halk cumhuriyeti kuruldu. Cumhuriyetin basmacılara yakın bazı üyeleri bu arada Buharada bulunan osmanlı zabitleri basmacıları ikna etmek için Şarki Buharayı karargah yaptılar.Böylece Doğu Buhara sovyet yanlısı olmayan milliyetçi aydınlarla beraber tam bir basmacı bölgesi haline geldi.
Korbaşılığın bütün Türkistana yayıldığı ve özellikle vilayetlerin kan gölüne döndüğü ekim 1921’ de Enver Paşa yanında Teşkilat-ı Mahsusacı Kuşçubaşı Hacı Sami Ve Yaver Bartınlı Muhiddin olduğu halde Buharaya geldi. Paşanın Buharaya gelmesi büyük heyacan yarattı.daha evvel ifade ettiğimiz gibi Buharada sovyet kuklası bir hükümet vardı..Onlar da Afganistana kaçan Emirin taraftarları ile kavga halinde bulunuyorlardı.işin garibi emiri deviren mevcut hükümet üyeleri Enver Paşayı güçlerinin yettiği kadar sahiplenip misafir etmelerine karşılık,korbaşılık emir taraftarları arasında daha yaygındı.Buhara Reisicumhuru Osman Hoca Türkiyede eğitim görmüş milliyetçi bir zattı. Enver paşa Buharada 23 gün kaldı.Türk subaylarının tamamı ile görüşmeler yaptı. Bugün vardıımız noktada Enver Paşanın hayatıyle ilgili karanlık hiçbir şey kalmamıştır. Türkistana gelmeden önceki fikir ve düşünceleri ile ilgili binlere yakın belge vardır tamamına yakını yayımlanmıştır. Acizane bendeniz Türkistanla ilgili 200 belge neşrettim.. Enver paşa en entresan görüşmeyi rahmetli Zeki Velidi bey ile yaptı.Zeki Velidi Bey’in Türkistanda Türklüğün zayıf olduğunu belirten ve onu Afganistana yönlendirmeye çalışan fikirlerine karşılık “ölürsem kanım üzerin de Türklük yeşerir” diyerek tam bir şarklı kahraman seciyesini ortaya koymuştur.
Enver paşa basmacılar arasına üstün bir moralle girdi.Ötede Göktaşta Lakaylar adlı büyük bir kabile yaşıyordu.Bu kabile tamamen emirci idi ve liderleri de İbrahim Lakay adında bir korbaşı idi.lLakaylar ya allah dediklerinde 20 bin asker çıkara biliyorlardı. 1800 ‘lü yıllarda bir ingiliz seyyahı bunların cesaretlerinden bahsederken” özbek amazonları “nitelemesini kullanmış tır.Paşaya bu bilgiler iletilince hemen görüşme isteğinde bulunmuştur. Kabile reisi İbrahim Lakayın cahillik, bağnazlık,yobazlık gibi gibi durumlarıyle ilgili olarak paşaya ikazların da paşa nezdinde bir uyarıcı değeri olmamıştır.Hayatının her safhasındaki üstün komuta ve kurmay zekasıyle Lakayların gemişindeki şuur ve kalabalık durumları onu yeterince cezbetmiştir..
Gerek Türkistanda gerek bizde İbrahim Lakayın Enver Paşayı tutuklaması üzerine çok mizansen uydurulmuştur.. Paşanın mağaraya hapsedildiği uyduyrmadır..Bu vaziyette gerek Afgan emiri Amanullah gerekse sabık emir Alim Hanın tavassutu ile 27 aralık günü Lakay İbrahim Enver Paşa üzerinden elini çekmiştir..
Lakay İbrahimin Enver Paşa’nın yanından uzaklaşmasından sonra Türkmen,Özbek,Tacik bütün korbaşılar onun etrafında toplandılar. Hedef Düşembe’nin kurtarlmasıydı.canla başla yapılan çalışmalar sonunda 28 ocak 1922 günü Düşembe kurtarıldı ve sovyetler buradan kovuldu.
Birçok da esir alındı.ibrahim bey Düşemdenin kurtarılmasında cehaletin öfkesiyle hem sovyetlere hemde milli güçlere karşı savaştı.husumet ortadan kaldırılamayınca cumhurbaşkanı Osman Hoca ve cedidçi diye göze batan Miralay Ali Rıza Bey,Hacı Sami,Bartınlı Muhididin gibi görevliler organize için Aganistana geçtiler..
Nisan ayında Seriasya ve Kafirun civarında büyük çarpışmalar oldu.bu zamanda hemen hemen bütün Türkistan Enver Paşaya biat etmiş durumdaydı.15.nisan.1922 de Kafirunda büyük bir kongre toplandı.bu kongreye Ferganadan,Semerkandan,Hıyveden Merv’e kadar her köy kasaba hatta mezralardan bile temsilen gelenler vardı. Kavim, kabile,cemaaat,ülke(afganistan) temsilciler göndermşlerdi. Burada Enver Paşanın uzun konuşmasının bir kısmı aynen şöyle:
“Ey mücahitler,mukaddes vatanın varlığını ve biriliğini kurmak,dünyada kahramanlar yetiştiren bu mübarek toprakları düşmanı din ve düşmanı milliyet olan rus bolşeviklerine çiğnetmemek için herşeyini uğrunda feda ederek karşı koyan sizlerin arasında bulunmaktan bahtiyarım.arkadaşlar…bu toprakları hiçbir hakkı ve hukuku olmadığı halde tasarruf etmek isteyen bolşeviklerin kirli çizmeleri altında ezilmesine Müsaade etmiyelim.Ey cesur kahraman buharalılar; bu mukaddes topraklarınızı düşman istilasından kurtarmak çin son damla kanımız ve nefesimize kadar mücadele ve mücahademize devam edelim.söylediklerimi tekrarlayın: Allahın adına kasem ederiz ki son nefesimize kadar vatanımızı düşmana karşı müdafaa ve muhafaza edeceğiz“
Mayıs başlarında Enver Paşaya Baysunda bulunan bolşevikler anlaşma teklif ettiler.vaziyete göre ruslar Şarki Buharanın Darvaz,Karateğin,Gölap, Düşembe taraflarını bırakmak niyetinde idiler.O günün şartlarında bu teklifin samimiyetine kimsenin inanması mümkün değildi.öyle oldu ve baysunlu eşraftan bir zat vasıtasiyle yapılan teklife red cevabı verildi.
Milli kuvetler Baysun etrafında yoğunlaşmıştı.baysuna birçok saldırı yapıldı.Bolşevikler haziran ortalarından itibaren saldırıları artırdılar.korbaşılar arasında iç çekişmeler de başlamıştı.Enver Paşa kuvvetleriyle artık devamlı savunmada idi.Temmuzdan itibaren kızılordu öyle saldırılara girişti ki, 2 temmuzda Hisar,13 temmuzda Düşembe düştü.Hisar dağlarında bolşevikler lakayları kışkırttı.lakay togay sarı milli güçlere saldırdı.kızılordu lakaylara saldırmıyordu. Saldırılar Enver Paşa cephesi üzerinde yoğunlaşıyordu.belli ki önce enver paşa ortadan kaldırılmak isteniyordu. Kayıtsız şartsız her taraf sarılmıştı.20.temmuzda bolşevikler top,mayın,uçak,tank,makinalı, el bombası klor gazı gibi teknik imkanlarla 15. Ve 16.Rus alaylarıyle istihbarat ekipleri ile de teçhiz edilmiş vaziyette topyekün saldırıya geçtiler.korbaşıların 3 gün içindeki zayiatı en az 1500 şehitti.bu çarpışmalarda belcivan rusların eline geçti.buraya 10 km.mesafede abı dere’ye kadar çekilinildi.. Bugüne kadar Enver Paşa hiç yenilmemişti ama geri çekilmelerin de sonu gelmiyordu. 25 temmuz da Kafirnihan ve Feyzabaddaki çarpışmalar da iç açıcı olmadı.
Hemen hemen bütün kaynaklar şehadetinden birgün önce Enver Paşanın moralinin çok yüksek olduğunu bildiriyorlar. Ruslar Kafirun istikametinden gelerek abı dere-i payanın etrafını çevirmişlerdi. 4ağustos 1922 kurban bayramının 1.günüydü. Namazdan sonra yarlıklar dağıtılıyordu ki, gözcüler rusların geldiğini söyledi.Paşa 25-30 kişi ile birlikte kılıçla düşman üzerine yürüdü.Ruslar temas sağlandığının bile farkında değildir. Nidalardan etkilenen sovyet askerleri makinalı tüfek ateşine başlıyor ve bir anda paşa 5 kurşunla devriliyor. Yardıma gelen Devletmend Bek de orada şehid oluyor.gece yarısına kadar ne ruslar ne mücahidler cesetlerin yanına yaklaşamıyordu.hava kararmaya yakın birlik imamı ve Türk zabiti Faruk bey ile diğer karargah mensupları acı gerçeği görüyorlar.
Şehid Enver Paşa ve Devletmend Bek Çegan tepesine geriye kalanlan şehidler de abı dereye defnedliyor. Şehidlerin cenazasine en az 30.000 kişi katılmıştır.Enver Paşa “Turan İhtilal Orduları Türkistan Cephesi Kumandanı Ve Buhara İslam Askerleri Emiri” gibi son ünvanı ile birlikte Çegana gömülmüştür.vasiyeti üzere kanları üzerinde bugünkü Türkistanda Türklüğün yeşerip yeşermediğine de hep birlikte şehadet edeceğiz.mekanları cennet olsun.
Ağustos ortalarında Osman Hoca ve Ali Rıza Bey, Hacı Sami Bey’e “paşalık” ünvanı tevcih ederek sabık savunma bakanı A.Hamid Arif ile birlikte cepheye gönderdiler.Hacı Sami bey 25 ağustosta birliklerin başında oldu ve kısa zamanda muazzam bir toparlanma gerçekleşitrdi. Doğuda Şir Muhammed,Batıda Cüneyd Han,yanlarında Osmanlı Zabitleri Faruk-Halil-Nafi-Osman-İsmail Hakkı,Azeri Korbaşı Danyal,Sahip Nazar,Behram ve Börü Beklerin, tam güvenlerini kazandı.Kasım 1922’ de Türkistan-Buhara-Harezm Başkomutanlığına seçildi.
1922-23 de basmacılık Fergana-Şarki Buhara-Harezm arasında oldukça yoğunlaştı.Şir Muhammed,Muhididin, İslamkul, Aman Pehlivan,Rahmankul,İsrail,Canı Bek Kadı mıntıkalarını tutmuşlardı.Fergana paşaya tam tabidi . Paşa nezdinde 30 kişilik bir birlik ile Şirmed Bekin kayın pederi Muzaffer ve Türk Zabiti İsmail Hakkı Şarki Buharada bulunuyorlardı.Enver Paşanın şehadetii sırasında Ferganada korbaşıların genel miktarı 45-48 bin arasındaydı.Paşadan sonra burada da karşı saldırılar artarken moraller çöküyor kendi aralarınada anlaşmazlık lar artıyordu. Son çarpışmalarda 3000 Kayıp Verilmşti. Ruslar Kırgız Muhiddin İle Özbek İsraili birbirine düşürdüler.Nur muhammed Enver Paşaya giderken şehadat haberi üzerine Elmalık mevkiine çekildi ve burada eylül 1922 de Danyal beyin kuvvetleriyle çarpıştı.Şir Muhammed Bek güçleri Fuzeyl Mahdum güçleriyle kıyasıya döğüştü.hacı sami ile nur muhammed iyice sertleşti. Fergana güçleri iki ateş arasında kalmıştı.Şarki Buharadan Amu Deryanın karşı kıyısına 396 korbaşı ile geçebildiler ve Afganistana iltica etmek zorunda kaldılar. 1923 başında Ferganaya geri dönen Şir Muhammed eski formu yakalayamadı ve 1924 yılı sonunda yeniden Afganistana geçti.
Sovyetler Türkistanı basmacılardan temizlemeye kararlı idiler.1922 sonlarında Ferganada 1500 korbaşı öldürüldü.1923 de Namanganda Aman Pehlivan yaralı olarak ele geçirildi .13 haziranda Mahkem Hacı ve 9 arkadaşı ile birlikte idam edildiler..1923 yılında 183 korbaşı sovyetlere esir düştü.semer kand- buhara ve hıyvede de durum farklı değildi. Şarki buharada fuzayl mahdum 12 austas 1923 de ağır yaralı olarak canını afganistana attı,28 korbaşısı şehid edildi.hacı samiden sonra İbrahim Lakay eski günahlarını affetirircesine şaşılacak bir mücadele verdi. 8 ağustosta 800 askeriyle beşbulakta 3.sovyet alayı karşısında başarı sağladı.İbrahim Lakay, molla Egemberdi,Rahman data eylül ayında kaynar ve çitimtavda 5000 şehid verdiler, kızılordu birliklerle oyuncak gibi oynadılar.lakaylar öyle zorlu mücadele verdiler ki sovyetler yerlilerden işbirlikçi bulamamaları durumunda mahvolacak lardı.herşeye rağmen 15 aralık 1923 itbariyle şarki buharada 6000 rus askerine karşılık çoğu lakay olmak üzere 1500 korbaşı vardı.sovyetler ibrahim bek ile başedemeyince cahil lakay halkı fetva ile kandırmaya çalıştılğar ise de ibrahim bek bu zamandan sonra böyle din adamlarını da öldürttü.yine bu civarda, hemrah kul, cabbar kul ve davran bek korbaşılar 1925 e kadar başarılı oldular.
10 ocak 1924 de Cüneyd han,ağacan eşan ve madrahim bey 15000 kişilik bir kuvvetle hıyveyi kuşattılar. Kızılordu harizmi savaş alanı ilan etti.23 ekimde hıyve ve hanka şehirleri kurtarıldı.20 000 kişinin iştirak ettiği dev bir nümayiş yapıldı.sovyet yanlısı harezm halk cumhuriyeti dağılmak zorunda kaldı.cüneyd han türkmenleri taşauz,şahababad ve hazavatı k urtardı lar.29 ocakda sovyetler türkmenler üzerine uçaklarla saldırdılar.23 martta ağacan eşan yakalandı,29 martta da oğlu abdurrahman teslim oldu.Cüneyd han 19 eylül 1927 de taşavuzda büyük bir isyan çıkardı.1927 başında artık yaşı da pek ilerlemiş olan cüneyd han irana iltica etti.1929 da korbaşılar kuşka ve mervde sovyet birliklerine saldırdılar.
1930 da korbaşı Recep Kuli, Bayramali,Merv ve Kuşkada baskınlar düzenledi. Cüneyd han adamlarından korbaşı Şir Aksakal yakalanarak idam edildi. Hoca işan,Kerim Han gibi iki büyük korbaşı da şehid edildi.1931 yılı içinde türkmenler karakum çölünde kızılordu birliklerine karşı 17 saldırı gerçekleştirdi. Mervde fundemin korbaşı 86 baskın yaptı.yine korbaşı hakmurat çılgında 14 saatlik bir çarpışma sonunda şehid edilirken,sovyet komutan lamanov öldürüldü.1931 yazında türkmenlerden 6000 korbaşı ailesi katledilirken 91 korbaşı da şehid edildi.1932 baharında irandan ahmed bek komutasında 1500 kişilik bir mücahid gurubu merve saldırdı.1931-33 yıllarında hıyve biraz kontrol altına alınmış görünse de irandan bir daha merve geçen cüneyd han,ahmet korbaşı,durdi murad,anna kuli,atam kılıç,ibrahim kadlı,ali abay sovyetlere karşı savaştılar.korbaşı Kakabay 1934 e kadar karakum çölünde mevzilerini teslim etmedi.merv-tecen ve karakum çölünde Durdi Murad,Ahmet Bek,Bazi Duz şehid edildiler.
Şarki Buharada Enver Paşa sonrası şaşkınlık devam ederken 1924 yılı içinde en zorlu mücadeleyi İbrahim Lakay verdi.her türlü anlaşma tekliflerini de reddeti. Rahman Data,Hürrem Bek bu yılın yıldızı oldular.1924 baharında Ferganada 70,Semerkandda 14 korbaşı ayaktaydı.Buharada laakay birlik komutanları Hayıt ve Adbdurrahman Parvanacı,Baytora Ve Allahnazar korbaşılar şehit düştü..Kölabda Canhan Ve Pocahan kızılordu birliklerine karşı savaştılar ve Rus Alay Komutanı Tumin’i öldürdülar.Sonbaharda Mirza Data Ve Molla Alim Kölab Ve Belcivanda,Canhan Korbaşı Aralmendide,Poçahan Ve Eğemberdi Şirabadda,Kaari Artık,Togay Sarı Ve Barad Bek Kızılmazarda mücadele ediyorlardı.
İbrahim Lakay birliklerini aralık ayında vahş nehrinin sağ kıyısında Surhan-Şirabad-Baysun istikametine çekti. Bu zamanda destekleri azalan korbaşılar arasında açlık başladı.silah bırakanlar ve kitleler halinde Afganstana göçler arttı.Korgantepe köylernin %90’ı boşalmıştı.1925 ilkbaharında İbrahim Bey,Utan Bek,Togay Sarı,Molla Eğemberdi,Rahman Data,Temir Bek,Gayyur Bek,İsmet Korbaşı aynı cephedeymiş gibi Hisar ve Kölab istikameti ne büyük bir saldırı düzenlediler.27 nisanda şarki buharada bütün korbaşılar birleşti.15 ağustosta yakalanan ismet korbaşı hemen idam edildi.1926 yılı buharada korbaşıların açlık ve zayiat yılı oldu.23 şubatta hisarda korbaşı süleyman,karabağda molla ahmad şehid oldu.haziranda lakay bölgesinde 267 çatışmada 20 büyük korbaşı öldürüldü.21 haziranda ibrahim bek Afganistana sığındı.1929 da daha evvel Afganistana geçen birçok korbaşı geri döndü.Fuzeyl Mahdum Kale-İ Hump ve Tobdara bölgelerini geri aldı.Garım üzerine saldırıya geçti.Sovyetler Fuzeyl Mahduma karşı uçak kullanmalarına rağmen başarısız oldular ve Düşembe ile Garım yeniden mücahitlerin eline geçti.Fuzayl Mahdum son çarpışmada ağır yaralandı ve 3 mayıs 1929 da 125 askeri ile birlikde aAfganistana sığındı.
Fergana namanganda korbaşı maduman,celil bek,kara cora,zorlu mücadeleyi sürdürdüler.hocend,aşt,bişkend bölgelerinde baba hoca,said hoca,satıpaldı,kanat ve ömer bek 1933 e kadar savaştılar.1929 yılında nasır han töre büyük bir ayaklanma çıkardı.
30.mart.1931 de İbrahim Lakay afganistandan dönerek Arkadaşlarına iltihak etti.bu yılın ocak temmuz döneminde Buharanın 5 bölgesinde 2969 korbaşı öldürüldü,2337 ev tamamen yıkıldı,2912 aile afgana göçtü.16 büyük çarpışmada 224 korbaşı şehidedildi. İbrahim lakay 21.haziranda isanbayda son bir çatışmaya katıldı ve iki günlük direnişten sonra 23 haziranda yaralı olarak Kafirnihanı geçerken,İşan İsahan,Ali Merdan,,Kurban Bek,Taşmat Bek,Azim Bek yakalandılar ve kendi istekleri ile teslim olanlarla beraber 16 kşi tutuklandılar.bunlardan birisi hapiste eceli ile ölürken İbrahim Bey ve 14 arkadaşı 31 ağustos 1932 de kurşuna dizildiler.1931-32 de Ferganada bir kerede 8000, birkaç kere de ayrıca 5000 korbaşı taraftarları ve ailesi yok edildi. Hıyveden İrana, Buhara,Semerkand, Fergana dan Afganistana büyük muhaceret başladı.3 temmuz 1933 de İngiltere, Rusya,İran,Afganstan başka ülkelerin silahlı kuvvetlerini kendi topraklarında barındırmama konusunu ihtiva eden bir anlaşma imzaladılar. 30.mayıs.1934 de SSCB.içişleri bakanlığı ”Orta Asyada Basmacılık bitmiştir” şeklinde bir açıklamayı dünyaya duyurdular.”
Panel bitiminde Tüm Türkistan Mücahitleri, gelmiş geçmiş tüm ejdatlarımız ile Korbaşı Şir Mehmet BEK , Korbaşı Nur Muhammet BEK ,Korbaşı Muhammed Emin Beg ile tüm mücadeleye katılan korbaşılar ,Baymirza Hayıt,Zeki Velidi Togan,Veli Kayyum Han,Mustafa Çokay ,Osman Hoca ve bütün rahmetli büyüklerimizin adına okunan Kuran Hatim bağışlanarak Panel sonlandırılmıştır.
15.Mart.2009
Türkistanlılar Kültür ve Sosyal Yardım Derneği
İstanbul-Türkiye
Hazırlayan: Ekber Yassa
31 Mart 2009 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder